İsmail AYDOĞMUŞ

Tarih: 23.05.2020 13:33

ARDIÇ KUŞU

Facebook Twitter Linked-in

 

İnsanoğlu tabiatı, hayvanları, çiçeği, böceği, kuşları dikkatli şekilde izler ve incelerse, doğadan alacak çok dersler olduğunu görüyor. Bazen bir çiçeğin güneşin doğuşuyla açılması, ona yönelmesi, güneşin batışıyla kendini kapatması, çeşit çeşit renkleri, elvan elvan kokuları her biri ayrı bir güzellik, ayrı bir yaşamdır. Her yıl, her biri ayrı zamanlarda açar, ayrı zamanlarda ürün verir, ayrı zamanlardı tohuma döner. Bazen bir cinsin çok sayıda türüne rastlarsınız. Örneğin yer çileği olduğu gibi, ağaçta yetişen çilekler de vardır.
 
Dutlar vardır, kimi beyaz küçük, kimi tombul büyük, kimi karadır, aynı dal üzerinde tatlıyı da bulursunuz, mayhoşu da bulursunuz. Her birinin tadı lezzeti farklı farklıdır. Kimi sofralık yenirken, kiminden pestil yapılır, kiminin yaprağı dalında kururken, kiminin ki ipek böceğine yem yapılır. Eskilerin deyimiyle - amiyane tabirle - “Bir bahçede yetişen ağaçların bazısı okluktur, bazısı b.kluktur.” İnsanoğlu da öyle değil mi? Kimi, adam gibi adamdır, kimini de kırk yıl kaynatsan yine kaz´dır.
 
Ardıç ağacı, ülkemizde bulunan orman ağaçlarından biridir. Bu ağacın yenisinin yetişmesi için tohumunu kendiniz alıp, bir yere gömüp, sulasanız bitmez. Onun mutlaka bir Ardıç Kuşu tarafından yenmesi, sonra tohumun dışkısından toprağa düşmesi gerekir ki, düştüğü toprakta yeşerebilsin. Bu arada kuşun midesinde tohumun kabuğu incelir ve kabuğu kırılıp yeşermeye hazır hale gelir.
 
Biz insanlar da bazı olaylar başımızdan geçince olgunlaşırız. İçimizdeki cevherin dışarı çıkması için, bazılarımızın bazen Ardıç Kuşu´nun midesinden geçmesi, pisliğe batması gerekiyor. “Bir musibet, bin nasihatten iyidir” diye boşa dememiş atalarımız.
 
MUSÎBET: Başa gelen felâket, belâ, afet, sıkıntı, ceza gibi olaylar için kullanılan bir terim.
 
Yazar İsmail AYDOĞMUŞ
 
 

Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —