Bu gün yine açtım eski bavulu
Anıları çıkardım tek tek içinden
Kırmızı eldiven üzeri pullu
Teki kaybolmuştu anımsarsın sen
Saklamışım onu burda yinede
Çünkü sendendi bana hediye
Bir kalem durmakta bavul cebinde
Mürekkebi akmış belki hasretten
Ne şiirler yazardım o kalemle ben
Okurdun onları sahilde hep sen
Gülerdin hınzırca bir de okurken
Ölümsüz aşk yoktur yok diyerekten
Anlamam gerekti o tavırlardan
Bahar geçip gider çatarmış hazan
Ardından cabası kadere isyan
Görünce ağladım İnan yürekten
Bavulda anılar sıraya girmiş
Konduğu zamandan çok yıllar geçmiş
Bir günlük dibinde rengi sararmış
Bakırdan bir yüzük taşı çiçekten
Birkaç renkte boya bir bez torbada
Bir palet fırçalar kâğıt tomarla
Vesikalık resmin taş madalyonla
Çıkarmak gelmemiş resmî içimden
Anılar bavulu ve ben kederli
Bir kahve yaptım azcık şekerli
Karşıma koyupta soluk resmini
Yudum yudum içtim sindirerekten
Son bir darbe vurdu takoz telefon
Gereksiz feryada anla megafon
Birlikte resmimiz rengarenk bir fon
Oturdum ağladım içlenerekten
Güzgülü hasbihâl etti bavulla
Biliyor aldığım hazzı seninle
Sessiz çığlık attı o da benimle
Anıları döktü dillenerekten