Recebiye ÇATAKSEZER

Tarih: 25.04.2020 18:00

BİR EKMEK HİKAYESİ

Facebook Twitter Linked-in

 

 
Memleketimi ne kadar çok sevdiğimi ve her bir karış toprağının benim için çok değerli olduğunu beni tanıyan herkes çok iyi bilir. Eşimin mesleği nedeniyle çok çeşitli coğrafyalarda yaşamam ülkemi, ve o güzel insanları tanımamdaki en büyük sebeblerden biridir ve kendimi çok şanslı hissederim iyiki bir askerle evlenip o güzel çoğrafyalarda, o güzelim floralı görmüş. O güzelim memeketimin havalarını koklamış, memleketimin havaları diyorum, yaşadığım heryerin bambaşka bir kokusu vardır.
Manisada zeytin ağaçları kokladım, ve onları tanıdım hatta yemeklik zeytinimi bile yapmayı öğrendim. Kars´ın Selim ilçesi mis gibi çam ve kar kokar. Şimdi korona varken nerden çıktı memleket sevdanız diyeceksiniz? Selime ilk gidişim 1989 yılının Haziran ayının 26´sıdır. Mis kokulu çam havasında güzel bir yaz geçirdik iyi kötü bir bakkalımız var...Akbaba market giyimden çiviye, peynirden ayakkabıya, buzdolabindan kömüre kadar içerisinde neler yok ki herşey var yani şimdi zamanın Avm leri gibi. En büyük lüksümüz ilçede ekmek fırını var, fırıncımızda sıcacık ekmekleri yapıyor mis gibi, arada fırına kebab atılacak diye haber yolluyor evde hazırlayıp yolluyoruz oh mis. Postanede evimizin karşısında, sabah postaneye gidip görüşmek istediğimiz numarayı yazdırıyoruz akşama doğru bağlanıyor telefonumuz, mektuplar gidip geliyor, yani haberleşebiliyoruz, haftada bir gün gazete geliyor, sokağa çıkmak için hiç bir sebebimiz yok, Karsa askeri bir araçla ayda bir defa gidebiliyoruz, eksiklerimizi almak için büyük mutluluktu bunların hepsi bizim için .
 
Ta ki Eylül ayı gelip kar yağmaya başlayana kadar, eskiden kış ta pek çabuk gelirmiş canım, hayatımda hiç o güne kadar az üşüten kar görmedim, diz boyu kar var yerde ama herkes ince bir hırkayla geziyor ve üşümüyorduk sanki, Selim´e iyice alıştık artık bir kaç tane arkadaşımız da oldu, kadınlar arasında Türkçe konuşan çok az kişi vardı. Sarıkamışlı Canan Ebe bana abla oldu, dost oldu can oldu orda kaldığım süre içerisinde, Belediye başkanının eşi Ayten ablam, bekçi amcann kızı Ayna, özel idare müdürünün eşi Tamam hanım bunların hepsi havalar da çok güzel gidiyor dedikçe ne kadar abartıyorlar derdim.
Ekim ayına gelince ne kadar haklı olduklarını öğrenmem geç olmadı bir sabah uyandığımda kaloriferli evde patateslerin ve soğanların donduğunu görünce, balkon kapısına soğuktan parmaklarım yapışıp kalınca anladımki kar üşütmeye başlayacakmış artık ve zor günler kapıdaymış.
Bir gün fırıncının çırağı geldi kapıya biz artık fırını kapatıp gidiyoruz bir haftalık kaç tane ekmek istersiniz diye sormaya nereye diye soruyorum algılayamadığım için, İzmir´e dedi çocuk yaza kadar gelmeyiz ama biz ne olacağız dedim yani ekmek napıcağız ee abla ununuzu alıp kendiniz yapın artık ekmeğinizi deyip gitti çocuk tamam yapalımda, nasıl olacak ben hayatımda hiç ekmek yapmadım, köy kızı değilimki başa gelen çekilecek ve fırın kapandı fırıncı gitti...
 
Bir gün Canan ablaya gittim baktımki kapının önü bakkal olmuş çuvallarla patates, un,  tenekelerle yağ abla ne yapıcaksın bunları dedim güldü otur da anlatayım sana dedi.
Bak kızım: Bu aydan sonra kar hızını artırır yollar kapanır o bakkallardaki herşey biter, elektirkler kesilir, sular donar ve hayat bizler için tüm zorluklarıyla devam eder onun için evinin tüm erzağını yağını, gazını tuzunu, ununu alacaksın ki hayatını devam ettirebilesin uzun, zor ve yorucudur bizim buralarda kışlar, siz de yavaştan erzağınızı alıp koyun bir köşeye dedi ben ona ekmek yapmayı bilmediğimi söyleyemedim .
 
Zaman akıp gidiyor ekimin onbeşinde kar yolları kapadı hiç bir yerle irtibatımız kalmadı bakkalda herşey bitti önce telefonlar kesildi, ardından elektrikler kesildi bembeyaz mutluluk yerini tam anlamıyla bir facia dönüştürdü .
 
Ekmek yapmam şart oldu ama ben bilmiyorum hala nasıl yapıldığını karşı komşuma sordum ben yufka ekmeği yapıcam sacta dedi çok sevindim başına gittim seyrettim hamurunu yoğurdu açtı pişirdi ekmekleri gayet güzel oldu. Bu arada o komşum da memleketine izine gitti. Ben de yufka ekmeği yaptım ama yiyemiyoruz eşimle alışık değiliz, komşumdan öğrendim ya güya hamuru yoğurdum fırında pişiririm dedim yaptım ama tahta gibi bişey oldu yiyemedik... Nerden öğrenebilirim? interneti bırak telefon yok yollar kapalı gideceğim kimsem yok ama ekmek te yok bir kez daha denemeliyim diye giriştim hamurun başına un alırken bakkal bana bir paket maya vermişti lazım olur yenge diye, ama komşum ekmeğe maya koymadı neyse ben bu defa koyayım köyde ekmek yaparlarken görmüştüm birde çok yoğrulması ve ses çıkarması gerekiyordu galiba diye düşünürken tepsiye koydum börek gibi yoğurtmu sürsem yumurtamı en iyisi hiç bişey sürmeden pişirmek dedim ve hayatımda yediğim en lezzetli ekmeği deneme yanılma yöntemiyle yapmış oldum ... Korona günlerinde herkes fırıncı oldu ekmeklerini pişirip paylaşırken yirmili yaşlarımın başındaki cahilliğim ve çaresizliğimle benimde ekmek yapma hikayem böyle başladı ..
 
KORONA BİZİ UNUTTUKLARIMIZI HATIRLATMAYA DEVAM EDİYOR
 
KALIN SAĞLICAKLA RECEBİYE ÇATAK SEZER
 
 
 

Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —