İsmail AYDOĞMUŞ

Tarih: 28.06.2020 13:24

EĞİTİM VE KÜLTÜR EMEKÇİSİ MEHMET AK´A SAYGIYLA

Facebook Twitter Linked-in

 

Mehmet Ak, Anadolu´nun doğusunda tarih ve kültür şehrimiz Kars´ın Akkaya ilçesinde, Durduran köyünde 1954 yılında doğup ülkesine hizmet eden bir eğitim emekçisidir. Aynı zamanda ozan yüreğiyle şiirler yazan, şiirlerinde insanımıza sevgi ve kardeşliği, barış ve demokrasiyi anlatan bir kültür emekçisidir.
Bu değerli insanı yine onun gibi bir eğitim neferi olan değerli ağabeyi Merdali Ak hocam vasıtasıyla tanımıştım. Çok çocuklu bir ailenin kendini topluma hizmete adamış fertlerinden biriydi. Sanat çalışmalarım sırasında tanıdığım Avcılar Kent Konsey başkanlığı da yapan Merdali Ak hocamız bana kardeşi öğretmen Mehmet Ak´tan bahsetmiş, onun güçlü şiirlerinden ozan kişiliğinden dolayı mutlaka kendisini tanıyıp Düşler Dünyası şairleriyle ozanlarıyla birlikte güzel şeyler üreteceğini söylemişti.
Konuyu sanat grubumuzun ozanlarından Cevdet Ergün´e anlattığımda “Ben Mehmet Hocayı tanıyorum. Bizim evin yanındaki okulda öğretmen hem benim torununda öğretmeni” deyince onu tanıma heyecanım bir kat daha artmıştı.
Onunla Beylikdüzü Büyükşehir Mahallesinde bulunan ağaçlar altındaki Belediye Emekliler Lokali´nde tanıştığımda lokalin kütüphane kısmında arkadaşlarıyla sohbet ediyordu. Dolgun yüzlü, sıcak, samimi davranışları, konuşmalarındaki olgunluk, sözcükleri düzgün telaffuzu eğitimci olmanın verdiği bir rahatlıkla hemen dost olduk. Çaylarımızı yudumlarken kendi şiirlerinden bahsediyor, arada arkadaşlarıyla da latife diyordu. Şair ozan aynı zamanda grubumuzun sunucusu Cevdet Ergün´le ortak dostluğumuz, abisi Merdali hocamızı tanımamız, diyaloğumuzu daha da geliştirmişti. Vakit buldukça Belediyeye ait Avm de bulunan Beylizyum´daki salonda yaptığımız aylık toplantılara katılıyor, şiirlerini okuyordu. Yeniden Köy Enstitüleri ile ilgili toplantımıza da katılıp fikirlerini paylaşmıştı.
Son dört aydır Korona süreci içerisinde ülkemizin tarıma olan ihtiyacını keşfetmiş, köylüleriyle birlikte İstanbul´dan köye, yeniden tarımla buluşmak için proje başlatmıştı.
Başkaları gibi laf konuşan değil söz konuşan ve sözünü yapan biriydi. Bakınız o süreci ve yollarının olmayışını yazısında şöyle anlatıyordu.
“Kırk yıl eğitim öğretim camiasında çalıştım. Üzerime düşen görevi en zor koşullarda yerine getirdim. İnsanı insanlaştırma konusunda bilimsel ve evrensel ilkeleri rehber edindim. Okuldaki görevim bitti ama sosyal yaşamdaki görevim bitmedi.
Köyüme geldim. Kendimle birlikte 15 aileyi de köyümüze yönlendirdim. Akyaka ekonomisine katkı sağlamak, köydeki üretimi canlandırmak, kent kültürü ile köy kültürünü harmanlamak, sosyal ilişkileri çağın koşullarına uygun planlamak için gereken ne ise yapılmasına çalıştım.
Gel gör ki 3 km lik bir yolun yapılmayışı, Büyükdurduran köyüne geçen traktör, tır, kamyon, taksi, gibi araçların çıkardığı tozları yutmak sanki bizim kaderimiz oldu.
Evimizin önünde oturup bir konuğumuza bir çay ikram ikram etmeğe utanır hale geldik. Günde en az yüz vesaitin bulut gibi toz çıkardığını ve bu tozları çocukların ve emekli yaşlı insanların tuttuğunu siz düşünün. Ben akciğer hastası oldum. Raporlarda aşırı derecede tozlu bir yerde çalıştığım yazıldı. Belli ki beş yıldır temiz hava almak için geldiğim köyümde bol bol toz yutmuşum.!! Beş yıldır 3 km yolu yaptırmayan yetkililere soruyorum. Bizim yaşama hakkımız yok mu?
Biz insan değil miyiz? Devletimiz 3 km.lik yolu yapamayacak kadar fakir mi?! Çocuklara bu tozu yutturmayı vicdanınız nasıl kabul ediyor?
Bizim yarattığımız cenneti niye cehenneme çeviriyorsunuz.? Toz ağaçlarımı bile kuruttu. Ben akciğer hastası oldum kimin umurunda!! İnsana verilen değer bu işte!! Beş yıldır o ağaçları yetiştirmek için yerlerde süründüm. Bir ağaç bir candır çünkü.
Ne demek istediğim anlaşıldı galiba. Bütün kamuoyundan destek bekliyorum. Saygılar.” Böyle bitiyordu yazısı… Ne yazık ki hayat çizgisi de bu noktada 25 Haziran 2020 günü sonlandı. Sorduğu sorular hala cevap beklemektedir.
Mehmet Ak hocamız köye döndüğünden çocukları da yanındadır. Bakınız kızı Irmak için yazdıkları ülkemizin geldiği noktanın bir izdüşümüdür.
Şöyle diyor “Kamu yönetimini bitir, iletişim fakültesinde beş yıl öğretim görevlisi olarak çalış, Atatürkçüsün diye görevine son verilsin, gel köyde babanın ırgatı ol.
Devrimci olmak böyle bir şey işte. Devrimci kültürü kavramak, çok yönlü olmak, on parmağında on marifet olmak, Dik durmak, onurlu yaşamak, üretken ve yaratıcı olmak. Devrimciliğin olmazsa olmazıdır. İşte tamda Irmak kızım gibi. Bu yıl babasını köyde yalnız bırakmadı. Teşekkürler Irmak.”
Böyle diyor Mehmet Ak hocamız. Başka söze gerek var mı?. Güle güle değerli hocam. Bu dostların seni unutmayacak.
Yazan: İsmail AYDOĞMUŞ
 
 

Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —