İsmail AYDOĞMUŞ

Tarih: 25.09.2021 02:48

EN BÜYÜK ÖĞRETMEN HAYATIN KENDİSİDİR

Facebook Twitter Linked-in

EN BÜYÜK ÖĞRETMEN HAYATIN KENDİSİDİR.

Yazan: İsmail Aydoğmuş

Hepimiz hayat boyu birçok öğretmenle tanışırız. İlkokulda karşılaştığımız ilk öğretmenlerimiz, aile büyüklerimizden sonra bizim geleceğimize yön veren önder kişiliklerdir. Onların hayatlarımızda özel yerleri vardır.

Onlar ki bize okuma yazma öğretir. Anne ve babamız kadar bizleri severek küçük kalbimize adalet duygusunu, vicdan, merhamet ve acıma duygusunu, insanları, hayvanları, ağacı, ormanı, yurdumuzu sevmeyi, engelli, hamile, yaşlı ve güçsüzleri koruyup yardım etmeyi, tarihimizi, vatanımızı kurtaran kahraman ve şehitlerimizi, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının bu ülkeyi, nasıl kurtarıp, Cumhuriyetimizi nasıl kurduklarını, vatanseverlik, mertlik ve yiğitlik duygusunu öğretirler.

Öğretmenlerimiz, okulda arkadaşlarımızla, evde ailemizle ve komşularımızla olan ilişkilerimizi, davranış kurallarımızı öğreterek, bizi hayata hazırlarlar. Okulda verdikleri vatan bayrak yurt ve Atatürk sevgisiyle geleceğe güvenle bakmamızı sağlarlar.

Her öğretmenimizin adını aklımızın bir köşesine not ederiz.

Öğretmenlik mesleği kutsal bir meslektir. Hz. Alinin dediği gibi “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum.” sözü öğretmenlere verilen değeri anlatmaktadır.

Her hangi bir nedenle bir yerlerde karşılaştığımız “Ben öğretmenim” diyen bir kişiyi tanıyınca, büyük heyecan duyar, hemen ayağa kalkar, yakamı ilikler saygımı ifade ederim. İçimden bir kuvvet beni buna zorlar, yönlendirir. Bu durum  sadece edinilmiş davranış biçimi olmaktan çok, öğretmenin hayatımıza yön veren bilginin kaynağı olmasındandır.

2021 yılının Ağustos ayıydı. Ziyarete gittiğimiz Söke de değerli dünürüm İsmail Efendi´´nin değerli konukları içerisinde tanımaktan onur duyduğum değerli iş adamı Kemal Özbek ve öğretmen Reşat Kaya hatırımda kalan, iz bırakan kişilerdi.

Kemal bey müteahhitti sekiz cami, dört fabrika, on otel, bir okul yapmış, siyasete soyunmuş, bu uğurda variyetini heba etmiş, hayalindeki beklentisine tam ulaşamamış, elli yıllık emekle inşaat seköründe geleceğe eserler bırakmış bir şahsiyet. Bu kadar dikili eser bırakmak herkesin yapacağı iş değil. Kemal beyi Tebrik ederim.

Diğeri de resim öğretmenliğinden emekli olmuş bir eğitim emekçisi Reşat Kaya öğretmen.. İkisi de dünyada uzun yıllar yaşayacak eserler bırakmış.

Kemal Özbek inşaa ettiği eserlerle, Reşat Öğretmen yetiştirdiği öğrencilerle yaşayacak…
Söke dağlarına on bine yakın zeytin ağacı diken İsmail Efendi´nin arkadaşları da, elbet onun gibi geleceğe iz bırakan dostlar olacaktır. Elbette eserleri onların adını uzun yıllar yaşatacaktır.

Çinli filozof Konfüçyüs “Eğer bir yılını düşünüyorsan ekin ek. Un eder, ekmek eder, yer, yaşarsın. On yılını düşünüyorsan ağaç dik. Yemişini meyvesini yer, ağacıyla evler, eşyalar yaparsın. Eğer yüz yılını düşünüyorsan insan yetiştir. İnsanı eğitirsen, balık tutmayı öğretirsen, o kimseye muhtaç olmaz yıllarca yaşar” demiş. Ağaç dikmenin de ilmi var. Eğer çınar ağacı, zeytin, ceviz, dut, kaysı gibi ağaçları dikersen, insanlığa yüz yıldan fazla katkı sağladığı gözlemlenmiş, ispatlanmıştır.

Ben de bazen ders verdiğim Divriği Oğulbey-İkizbaşak okulundan öğrencilerimi görürüm. Onlar da hemen toparlanır, elime uzanır, halımı hatırımı sorurlar.

Reşat öğretmen bana o yıllarımı hatırlattı. Sohbetimizin koyulaştığı noktalarda güzel bir söz etti. “Önemli olan bilgiye değer veren dostlarımızın olması, onlarla farklı fikirde bile olsak sohbet edip bir noktada buluşabiliyoruz.” Evet, ne kadar haklı.

Önemli olan insan olmanın onuruyla, yaşananlardan dersler çıkarmak. Belli ki öğretmenimiz uzun yıllar içerisinde edindiği bu tecrübeyi benliğine sindirmiş, bunu bir yaşam biçimine dönüştürmüş.

Farlılıklarımız bizim renklerimiz olmalıdır. Tıpkı bir çiçek bahçesindeki binlerce çeşit renkte, değişik  boyda ve kokuda çiçekler gibi.. Reşat Öğretmen okuldaki derslerden kalan bir hayat tecrübesini daha aktardı. “İnsan bir konuya yoğunlaşırken önce konuyu tasarlamalı, sonra planlamalı ve öyle uygulamalıdır. Daha sonra da bu uygulamayı da değerlendirmelidir.”

Kısa zaman aralığında yeterince görüşemedik, değerli İsmail Efendi´yle buluştukları Zeytin Dalı Kafe´yi göremedik, karşılıklı çaylarımızı yudumlarken kültürden, sanattan, yaşamın içindeki hikâyelerden konuşamadık.

Öyle olmasına rağmen sanki yıllar öncesinden tanıyormuş gibi sıcak ve samimi sohbet ettik. En büyük öğretmen hayatın kendisidir. Kaç yaşında olursak olalım. Daima öğreneceklerimiz olduğunu unutmamalıyız. Çünkü hayat bize öğretti ki, aynı dili konuşuyoruz. Hakkın verdiği sevgi diliyle görüşüp konuşmak dileğiyle…

İsmail Efendi´nin notu: Zeytin ağacı bin yıla kadar yaşıyor... 

Çok ilginç değil mi. Ben çınar ağaçlarının beş-altıyüz yıl yaşadığını duymuştum, zeytin ağacı kendini yeniliyormuş...


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —